Mihri Belli, Türkiye’de sosyalist hareket denildiğinde akla ilk gelen isimlerden, özellikle de 68 kuşağının ağabeyidir. 1960’ların başlıca tartışması olan Milli Demokratik Devrim (MDD)- Sosyalist Devrim (SD) tartışmasında Mihri Belli, “Türkiye sosyalistleri, Kemalist devrimin kazanımlarına basarak ancak sıçrayabilir. Onu yok sayarak daha ileriye sıçrayamaz.” demişti.
Mihri Belli, 1916 İstanbul Silivri doğumlu. Robert Koleji’nde öğrenim görmüş, ABD’de Mississipi Üniversitesi’nde iktisat eğitimi almıştı. 1940 yılında ülkesine dönerek Türkiye Komünist Partisi’ne katılmış, 1942’de de TKP’nin Merkez Komite üyeliğine seçilmişti. TKP’nin İlerici Gençler Birliği’nin örgütlenmesinde büyük rol oynamıştı. 1944’te hakkında yapılan soruşturma kapsamında tutuklanarak iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. 1946’da yurtdışına çıktı.
GÖNÜLLÜ GERİLLA
1946-1949 yılları arasında Yunanistan’da yaşanan iç savaşta gönüllü olarak solcu gerillaların safında savaştı. 1950 senesinde Türkiye’ye döndü, yeniden tutuklandı, 7 yıl hapse mahkûm edildi. Tahliyesinin ardından Yeni Yol, Türk Solu, Yön ile Aydınlık dergilerinde yazılar yazdı.
ÜÇ KEZ DAHA
1960, 1968 ve1969’da da yazdığı yazılar sebebiyle üç kez tutuklandı. 12 Mart 1971 askeri darbesi sırasında tekrar yurtdışına çıktı.
1974 yılında ilan edilen genel afla yurda döndü. Bu dönemde Türkiye Emekçi Partisi (TEP)’nin kurulmasında rol oynadı. 1974’te partinin genel başkanı oldu. 1979’da uğradığı bir silahlı saldırı sonucu ağır yaralandı. TEP’in 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından kapatılması üzerine tekrar yurtdışına çıkarak İsveç’e yerleşti.
1992’de ülkeye döndü. 16 Ağustos 2011 tarihinde İstanbul’da yaşamını yitirdi.
DOĞU PERİNÇEK, MİHRİ BELLİ İLE TANIŞIYOR
Doğu Perinçek’in Mihri Belli ile ilişkileri 60’lı yıllarda başlar. Perinçek 1968 başlarında yaptığı bir konuşma nedeniyle tutuklanan Mihri Belli’ye geçmiş olsun ziyaretine gider. Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde Mihri Belli ile birlikte Vahap Erdoğdu ve “Ernesto Che Guevara” şiiri ile 68 gençliği arasında çok sevilen bir şair olan Metin Demirtaş yatmaktadır. Doğu Perinçek’in Mihri Belli’yle ideolojik beraberliği bu tanışmadan sonra giderek güçlenecektir. Sosyalist Parti’nin 6 Temmuz 1991’daki 2. Büyük Kongresi kapsamında, Avrupa’daki Sosyalist Parti’liler 22 Haziran 1991’de Almanya’nın Frankfurt kentinde toplandılar. Doğu Perinçek ile toplantıya katılan Mihri Belli konuşmasında, Sosyalist Parti’nin başarılı bir sınav verdiğini vurguladı. SP’nin Kürt sorununda, işçi sınıfının mücadelesine önderlik çabasında ve Körfez krizinde devrimci bir tavır aldığını ifade etti. Belli, konuşmasının sonunda emekçi hareketinin yükselişine dikkat çekti ve bu nedenle geleceğe umutla baktığını belirtti.
Sosyalist Parti’nin 20 Ekim 1991 seçimlerinde tüm sosyalist gruplara yapılan “seçim ittifakı” çağrısına Mihri Belli “sosyal demokrat kisveliler dâhil bütün burjuva partilerine karşı Sosyalist Parti’yi destekleyelim” çağrısını yaptı.
12 Eylül 1980 öncesi kapatılan Türkiye Emekçi Partisi (TEP) Genel Başkanı Mihri Belli 1 Temmuz 1992’de Türkiye’ye döndü. 10 yıldır yaşadığı yurtdışından Türkiye’ye dönen Mihri Belli’yi Sosyalist Parti Genel Başkanı Doğu Perinçek karşıladı.
Doğu Perinçek, Mihri Belli’nin ölümünün ardından 18 Ağustos 2011’de kaleme aldığı yazıda, Belli’nin Türkiye sosyalist hareketindeki yerini ve katkılarını şöyle değerlendirecekti:
‘YAŞAYAN GELENEKTİ’
“Hikmet Kıvılcımlı’yı çok erken kaybettik. Mehmet Ali Aybar’ın da hayata veda etmesinden sonra, Mihri Belli, bizi Şefik Hüsnülere.
Reşat Fuatlara bağlayan halkaydı. Yaşaması, bir geleneğin yaşıyor olması gibiydi. Hayatta olmasının bizim kuşak için ayrı bir anlamı vardı.
“Gelenek, kuşkusuz bir eylem ve teori mirasıdır. 20. Yüzyılda emekçileri sınıfsız bir toplum özlemiyle ayağa kaldıran, yalnız ve yalnız Bilimsel Sosyalizmdir. Bu konuda rakibi yoktu.
“Kuşkusuz 21. yüzyılda da öyle olacak. Her giden arkadaşımızın arkasından, devrimi görmedikleri için üzülürüm. Hasretlerini bize bırakarak aramızdan ayrılırlar. Mihri Ağabeyin haberi de bana çok derin bir hüzün verdi…
“Mihri Ağabeyin Türkiye sosyalist hareketine 1960’lı yıllarda iki önemli katkısı oldu.
“Birincisi, Türkiye’nin hâlâ Milli Demokratik Devrim aşamasında olduğu konusundaki mücadeleye önderlik etmesidir. 1960’larda Türkiye İşçi Partisi de ‘İkinci Kurtuluş Savaşı verdiğimizi’ vurguluyor ve bağımsızlık ve Ortaçağ’dan kurtuluş diye özetleyebileceğimiz bir programı savunuyordu…
‘ESKİ TÜFEK’ GELENEĞİ
“Mihri Ağabeyin ikinci önemli katkısı, 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin sağladığı koşullarda, birden büyüyen ve kitlelere ulaşan sosyalist hareket ile gelenek arasındaki bağı kurmuş olmasıdır.
“O’nun Yön dergisindeki E. Tüfekçi imzası, Eski Tüfeklere göndermeydi. Geleneği olmayanın geleceği de olamazdı. Mihri Ağabey, bizlere hep geçmiş devrimci kuşakların öğrencisi olmayı ve geleneğe bağlılığı öğretmiştir.
“Bağnazca bir bağlılık değildi bu; daima eleştireldi. Ama o köklerden beslenmeden hiçbir şey olmazdı.
“Gelenek, yalnız sosyalist miras değildi; Kemalist Devrim ve Genç Türk Devrimciliğinden Namık Kemallere uzanan milli devrimci geleneği de hep büyük bir devrimci miras olarak görmüştür. ‘
TÜRK SOLU’ ADINI O VERDİ
“Mihri Belli, bu toprakların insanıydı. Burası çok önemlidir. Toprağından kopuk olan sahte enternasyonalistlere her zaman küçümseyerek bakmıştır. Milletiyle gurur duyardı; yurtseverdi. Başka ülkelerin partilerine bağlanmayı bir ihanet olarak görürdü ve ‘mülteci sosyalistliğini’ aşağılardı. 1967 yılında yayına başlayan haftalık organa Türk Solu adını o koymuştu.”